Page 216 - Mart 2018
P. 216

S ğlık           haber





























               Bu bilgiler ışığında üretilen yeni moleküller bağışıklık
               hücrelerinin kanserle savaşta etkin olarak kullanılabil-
               mesini sağladı. Üretilen yeni kuşak immünoterapi ilaç-
               larıyla melanom, akciğer kanseri, böbrek ve mesane
               kanseri, baş boyun kanserleri, mide ile bağırsak kan-
               serlerinde önemli başarılar sağlanıyor. Bugün özellikle
               melanom ve akciğer kanserlerinin bazı türlerinde ke-
               moterapi tedavisini hiç kullanmadan sadece bağışık-
               lık sistemi uyarıcı immünoterapi yöntemiyle ileri evre
               hastalıkta bile tam şifa sağlanabiliyor. İmmünoterapi
               tedavisiyle ilgili bugün başta meme kanseri, yumur-
               talık kanserleri, beyin kanserleri olmak üzere hemen
               hemen tüm kanser türlerinde araştırmalar sürüyor.
               Yakın gelecekte immünoterapi tüm kanser türlerinde
               tedavinin bir parçası olmaya aday olarak gösteriliyor.

               Likid Biyopsi
               Bugün en büyük gelişmelerin yaşandığı alanlardan
               biri de, kanserin tanı ve takibinde geliştirilen yeni mo-
               leküler yöntemler. Bugüne kadar kanserin tanısı, tü-
               mörün radyolojik olarak gösterilmesi ve alınan biyop-
               silerle tanı konulması ilkesine dayanıyordu. Ancak son
               yıllarda kanserli hücreden salgılanan genetik materya-
               lin kandan izole edilmesi ve bu materyalin moleküler
               ile genetik özelliklerinin tanımlanmasını sağlayan likid
               biyopsi tekniği onkolojinin geleceğinde çığır açmaya
               yönelik bir teknik olarak gösteriliyor. Tıbbi Onkoloji
               Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir bu teknikle kanserin
               gelecekte radyolojik olarak gösterilemeyecek kadar
               küçükken bile teşhis edilebileceğini söylüyor. Kanser
               tedavisindeki en önemli zorluklardan birini tümör he-
               terojenitesi denen kavramın oluşturduğunu belirten
               Prof. Dr. Gökhan Demir “Bu, süreç içinde kanserli do-
               kuda gelişen genetik moleküler değişiklikler sonucu
               kanserin uygulanan tedavilere direnç kazanmasını ta-
               nımlamak için kullanılan bir kavram. Klinik onkologlar
               aylar ya da yıllar önce alınan biyopsi materyalinin özel-
               liklerine göre tedavi düzenlemeye çalışırken, karşısın-
               daki düşman genetik ve moleküler yapısını çoktan
               değiştirmiş  oluyordu.  Hastadan  tekrarlanan  biyopsi-
               lerin güçlüğü hesaba katılırsa hastanın kanından elde
               edilen tümörlü hücrenin genetik materyalinde zaman
               içinde gelişen değişikliklerin takibi ve tedavilerin bu
               özelliklere göre düzenlenmesi onkolojideki atılan dev
               adımlardan bir diğerini oluşturuyor” diyor.


             212
   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221